SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HİBE VE FADLİHA

<< 1140 >>

باب: قبول الهدية من المشركين.

27. MÜŞRİKLERİN VERDİĞİ HEDİYEYİ KABUL ETMEK

 

وقال أبو هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم: (هاجر إبراهيم عليه السلام بسارة، فدخل قرية فيها ملك أو جبار، فقال: أعطوها آجر).وأهديت للنبي صلى الله عليه وسلم شاة فيها سم.وقال أبو حميد: أهدى ملك أيلة للنبي صلى الله عليه وسلم بغلة بيضاء، وكساة بردا، وكتب له ببحرهم.

 

Ebu Hureyre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "İbrahim, Sare ile birlikte hicret etmişti. Yolculuk sırasında bir kralın yönetiminde olan bir köye uğradı. ... Kral "Hacer'i buna (Sare'ye) verin" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e zehirli bir koyun hediye edilmişti.

Ebu Humeyd şöyle demiştir: Eyle kralı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e beyaz bir katır hediye etti, ona bir hırka giydirdi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem (ödeyeceği cizye karşılığında) onun krallığını devam ettirdi.

 

حدثنا عبد الله بن محمد: حدثنا يونس بن محمد: حدثنا شيبان، عن قتادة: حدثنا أنس رضي الله عنه قال: أهدي للنبي صلى الله عليه وسلم جبة سندس، وكان ينهى عن الحرير، فعجب الناس منها، فقال: (والذي نفس محمد بيده، لمناديل سعد بن معاذ في الجنة أحسن من هذا).وقال سعيد، عن قتادة، عن أنس: إن أكيدر دومة أهدى إلى النبي صلى الله عليه وسلم.

 

[-2615-] Enes r.a.'den rivayet edilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e saf ipekten bir cübbe hediye edilmişti. Kendisi ipek giyilmesini yasaklardı. Bu cübbe insanların çok hoşuna gitti. Bunun üzerine "Muhammed'in canı elinde olana yemin ederim ki! Cennette Sa'd b. Muaz'ın mendilleri bile bundan daha güzeldir" buyurdu.

 

Tekrar: 2616, 3248

 

 

حدثنا عبد الله بن عبد الوهاب: حدثنا خالد بن الحارث: حدثنا شعبة، عن هشام بن زيد، عن أنس بن مالك رضي الله عنه: أن يهودية أتت النبي صلى الله عليه وسلم بشاة مسمومة فأكل منها، فجيء بها، فقيل: ألا نقتلها؟ قال: (لا). فما زلت أعرفها في لهوات رسول الله صلى الله عليه وسلم.

 

[-2616-] Enes r.a.'den rivayet edilmiştir: Dume kralı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hediye vermişti.

 

 

[-2617-] Enes b. Malik r.a.'den rivayet edilmiştir: Yahudi bir kadın Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e zehirli bir koyun getirmiş ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ondan bir parça yemişti. "Onu öldürelim mi?" dediler. "Hayır" buyurdu. Ben o zehirin etkisini halen Hz. Nebi'in dudaklarında görürüm.

 

 

حدثنا أبو النعمان: حدثنا المعتمر بن سليمان، عن أبيه، عن أبي عثمان، عن عبد الرحمن بن أبي بكر رضي الله عنهما قال: كنا مع النبي صلى الله عليه وسلم ثلاثين ومائة، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (هل مع أحد منكم طعام). فإذا مع رجل صاع من طعام أو نحوه، فعجن، ثم جاء رجل مشرك، مشعان طويل، بغنم يسوقها، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (بيعا أم عطية، أو قال: أم هبة). قال: لا، بل بيع، فاشترى منه شاة، فصنعت، وأمر النبي صلى الله عليه وسلم بسواد البطن أن يشوى، وايم الله، ما في الثلاثين والمائة إلا قد حز النبي صلى الله عليه وسلم له حزة من سواد بطنها، إن كان شاهدا أعطاها إياه، وإن كان غائبا خبأ له، فجعل منها قصعتين، فأكلوا أجمعون وشبعنا، ففضلت القصعتان، فحملناه على البعير، أو كما قال.

 

[-2618-] Abdurrahman b. Ebu Bekir r.a.'den rivayet edilmiştir: Yüz otuz kişi, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikteydik. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Yanında yiyecek olan var mı?" buyurdu. Birinin yanında bir sa' kadar buğday çıktı ve hamur yapıldı. Sonra uzun boylu müşrik birisi koyun sürüsü ile geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Satıyor musun, bağışlıyor musun?" buyurdu. Adam: "Hayır, satıyorum" dedi. Hz. Nebi ondan bir koyun satın aldı ve yemek pişirildi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem etin kızartılmasını (kebap yapılmasını) emretti. Allah'a yemin ederim ki! Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ondan orada bulunan yüz otuz kişinin her birine bir pay ayırdı. Orada bulunanların payını verdi; bulunmayanların payını ayırdı. Sonra kalan eti iki ayrı kaba koydu. Hepimiz doyuncaya kadar ondan yedik. İki kap et de arttı. Artan bu eti de deveye yükledik.

 

 

AÇIKLAMA:     Buhari, müşriklerden hediye almanın caiz olduğunu ve olmadığını gösteren birkaç hadis zikretti.

 

Taberi bu hadisleri "Hz. Nebi'in, kendisine özel hediyeleri reddettiği, Müslümanların geneline verilen hediyeleri ise kabul ettiği" şeklinde uzlaştırmıştır. Ancak hadislerin bu şekilde uzlaştırılması eleştiriye açıktır. Çünkü bunun caiz olduğunu gösteren hadisler içinde Hz. Nebi'in zatına özel hediyelerin verildiği hadisler de vardır.

 

Taberi dışındaki alimler ise bu hadisleri şöyle uzlaştırmıştır: Hz. Nebi, hediye vererek yaltaklanan ve hediyesinden fayda uman kişilerin hediyesini kabul etmemiştir. İslam'a ısınacağını ve Müslümanlara yaklaşacağını umduğu kişilerin hediyesini ise kabul etmiştir. Bu uzlaştırma yolu, öncekinden daha güçlüdür.

 

Bir diğer görüşe göre, Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ehl-i kitabın (Yahudi ve Hıristiyanların) hediyelerini kabul etmiş, putperestlerin verdikleri hediyeleri ise geri çevirmiştir.

 

Bir diğer görüşe göre ise, Hz. Nebi dışındaki Müslüman yöneticilerin Müslüman olmayanlardan hediye alması caiz olmaz. Bu Hz. Nebi'e özel fiillerdendir (hasais). Bazı alimler ise bunun tam tersini söylemişlerdir.

 

Son üç görüş zayıftır. Çünkü nesih ve tahsis, ihtimale dayalı olarak sabit olmaz.

 

"Hepimiz doyuncaya kadar yedik": Yüz otuz kişi, iki kabın etrafına toplanarak birlikte yemiş olabilirler. Bu durumda iki kap yüz otuz kişinin uzattığı ellerin hepsini alabildiği için bu, Hz. Nebi'in diğer mucizesi olur. Ya da birlikte değil, ayrı gruplar halinde yemişler ve kaplardaki yiyecek miktarı onların hepsine yetmiştir.

 

Bu hadis, müşriğin hediyesinin kabul edilmesinin caiz olduğunu gösterir. Çünkü Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona "satıyor musun, hediye mi ediyorsun" diye sormuştur.

 

Yine bu hadis, Hz. Nebi'in Ehl-i kitabın hediyesini değil; müşriklerin hediyesini geri çevirdiği görüşünün yanlışlığını gösterir. Çünkü o bedevi müşrikti.

 

Yine bu hadis, zorunluluk halinde yardımlaşmak gerektiğini ve topluca yemek yemenin bereketli olduğunu gösterir.

 

Yine bu hadis, bir haber veren kişinin verdiği haber doğru olsa bile haberini pekiştirrnek için yemin etmesinin caiz olduğunu gösterir.

 

Ayrıca bu olay Hz. Nebi'in apaçık bir mucizesidir. Çünkü az bir miktar buğday ve bir koyunun eti çoğalarak yüz otuz kişilik bir topluluğa yetmiş ve artmıştır.